akademik dini bilgi
  Ahmed Yesevi’ye Göre Tasavvuf ve Hakikatın Yolu
 
Ahmed Yesevi’ye Göre Tasavvuf ve Hakikatın Yolu
21. yüzyılın bilgi çağı olacağı muhakkaktır. Bu çağda milletler varlığını koruyabilmek için, eskisinden daha fazla milli benliklerini korumak zorundadırlar,. Bunun için de,dini ve milli kültürlerini gelecek nesillere aktarmak, onları yabancı kültürlerin etkisinden kurtarmak ve böylece geleceklerini garantiye almak mecburiyetindedirler.
                    Dini ve milli kültürümüzü oluşturan konulardan biri de ,“tasavvuf kültürü” dür. Tasavvuf, kısaca İslamın ve onun yüce kitabı Kur’an’ın mistik açıdan yorumlanması ve buna göre yaşanması olayıdır. Bir başka ifadeyle Tasavvuf , taassup düşüncesine göğüs geren, beşeri zevki ilahi zevk derecesine çıkaran, bu iki zevkin birleşimini sağlayan bir düşünce ... Bir düşünce olmaktan çok bir yaşayış, bir hayat tarzıdır Tasavvuf. Bu hayat tarzı ile, Hakk`a ulaşma yolunda mesafe alınır. Bu bakış açısıyla yorumlanan ve yaşanan İslam`in etkisi edebiyatımıza ,musikimize kadar her sahada kendini hissettirmektedir.
Tasavvuf hayatının dış yüzünde göze çarpan en belirgin özellik ise, san`ata olan bağlılıktır. Cenabı Hakk’ın “mübdi” yani yaratıcı sıfatının tecellisi olan güzel sanatların her koluyla tasavvuf ilgilidir. Mesela asırlardır Anadolu`da devam eden Mevlevi ve Hacı Bektaşı Veli gibi tasavvuf ehlinin ayinleri, ince ve yüksek san`at ilmiğinden geçerek bugünkü ulaşılmaz derecesine erişmesi bunun en açık delilidir. Ahmet Yesevi de bu silsilenin en ucunda olanlardan biridir. Onun Tasavvufi ayin ve merasimlerinde en yüksek manasıyla zikir, musiki ve edebiyat, bir gaye olmaktan çok kişiyi Hakk`a çekmek, Hak için ve Hak yolunda var olmak için söylenirdi. Zira o, her insanda yaratılışta var olan estetik duyguları, sevgi ve merhameti ,hatta aşkı dile getirmede en uygun yolun bu olduğunu biliyordu.Yine O, kişideki beşeri zevki, ilahi zevk derecesine yükseltmede hem tasavvufun hem de tasavvuf ehlinin yol göstericiliğine inanıyordu. Onun için de bu vadide en büyük hizmeti Ahmet Yesevi Hazretleri ifa etmiştir.
Ahmet Yesevi, kendini aşan, bütün bir dünya için, bütün bir dünyanın güzel geleceği için kendini feda eden Hak yolcusudur. O, bir insanda bütün insanlığı kucaklamıştır.
Kulu görsem, kulu olup hizmet eylesem ,
Toprak gibi yol üstünde yolu olsam ,
Aşıkların yanıp uçuşan külü olsam ,
Hem dem olup yer altına girdim ben işte(Divan-ı Hikmet, 27).
Filozof Paliard diyor ki ; “Zenginliğin ve şöhretin aşıkları vardır, ilmin aşıkları, güzelliğin aşıkları vardır, bir de aşkın aşıkları vardır... (Topçu , N, İrade Hürriyeti. s. 27)
Bize göre Ahmet Yesevi, aşkın aşığı yani ilahi aşkla kutsallık kazanmıştır:
Muhabbetin bahçesinde bülbül gibi
O vakit de Allah`ımın cemalini ,
Mana gözü ile göresim gelir .(Divan- Hikmet, 50)
Türk milletinin iradesini, ıstırabını aşk içinde mukaddesata götüren mana okulunun öncüsüdür Ahmed Yesevi. Türk milletinin gönlünde yatan estetik ,dini, ahlaki, felsefi duygu ve düşünceleri şuur altından, bilim yoluyla, akıl yoluyla ve ihlasla çıkarıp , ilahi aşka götürmenin öncülerindendir Ahmet Yesevi.
Ahmed Yesevi, akıl ve bilimin öncülüğünde hakikate, gerçeğe ve ebedi değerlere ulaşılacağının savunucusudur.
O, insanları zengin,fakir, ezen ,ezilen, mü`min, kafir gibi sınıflara ayırmıyor. O tüm insanlığı ebedi değerlere , mutlu bir dünyaya götüren aydınlık yolda sade bir din ,temiz bir iman , sevgi dolu bir gönüle çağırıyor. O`na göre insan olmanın onuru,varlığı Yaratıcı için sevmek. Sırf bu aşkın, yani Yaratıcın rızası için sevmeye katlanmak . İşte Ahmed Yesevi`yi   yücelten de bu aşktır. Bu yolun faziletli, feyizli, bereketli olduğunu, bununla beraber meşakkatlerle dolu olduğunu, aşık olmak için muhabbet bağına girmenin gerektiğini, bu maksatla yola çıkan kimsenin öncelikle nefsini terbiye etmesi gerektiğini, ruhun beden zevklerinden arındırılması gerektiğini söyler.
 Zahid olma,abid olma, aşık ol,
Mihnet çekip aşk yolunda sadık ol,
Nefsi tepip dergahına layık ol,
Aşksızların hem canı yok hem imanı.(Div.Hikm, l08).
Ahmed Yesevi, bu aşka ermekle kalmamış, müşterek aşka ulaşmıştır. Yani kulda en yüksek mertebesini bulan Allah`ta bütünleşme derecesindeki aşk. O bu aşkla, insan ve yaratıcıyı tabir caizse birleştirir, bütünleştirir, yaratıcının huzuruna yükseltir. Bunun için de aşk yoluna girmek gerektiğini savunur.
Nam ve nişan kalmadı... la...la (yok)... oldum
Allah zikrini diye diye illa oldum,
Halis olup muhlis olup lillah(Allah için) oldum
Fena fillah (Allah’da yok olma)makamından geçtim ben işte(Div.Hikm.,s.l65)
 
 
  Bugün 3 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı! by difa99  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol